DİĞER
Geçen ay Georg Büchner Ödülü’nü kazanan E. Sevgi Özdamar’ın cümleleri ile çizgileri arasındaki ortaklıklar: "Endonezya’da inci toplayıcılarının istiridyelere belli yerlerinden dokunduklarında kabukların kendilerinden açıldığını, desenlerinin birçoğunun da açılmaları için doğru yerlerden bakılmayı beklediklerini Sevgi’ye söylediğimde, bir an siyah gözlerinin sigara dumanının ardından parladığını gördüm."
"Tarzları ve coğrafyaları farklı iki öykü kitabı: Tuğba Çelik’in Yolda Ansızın’ı ile Yedi Boş Ev, Samanta Schweblin’den. Birinin başlığında ev, birininkinde yol geçse de yollarımız eve çıkıyor, çünkü ev kendimizi attığımız, büyüttüğümüz, sevdiğimiz, öldürdüğümüz o tuhaf aile biriminin yerleşkesidir."
Çağdaş Almanca edebiyatın en etkili yazarlarından Jenny Erpenbeck’le külliyatını kapsayan bir söyleşi: “Kendilerine soru sorulmayan, dikkat çekmeyen insanların görülmeme problemiyle nasıl başa çıktıkları… Dünyada hareketi yaratan şey budur.”
“Kadın hareketinin iki dalgası arasındaki dönemde eserler üreten bazı yazarların metinlerinde feminist unsurların yer aldığını ve bunun da 1980’lerde güçlenecek olan hareketin filizlerini, düşünce ve enerji birikimini oluşturduğunu düşünerek, feminist duyarlılığın ikinci dalga öncesinde edebiyatta kök saldığına inanarak araştırma yapmaya başladım.”
Norveç Yazarlar Birliği'nin 2021 İfade Özgürlüğü Ödülünü alan İlhan Sami Çomak cezaevinde olduğu, Ahmet Altan da yurt dışı yasağı sürdüğü için ödül törenine katılamadılar. Ödül töreninde okunan konuşmalarının tam metnini sunuyoruz...
"Ev, babalarının ölümünden sonra kardeşlerin birlikte büyüdüğü yazlık evde geçiyor. Üç kardeş bir araya gelirler ve kâh geçmişi anarak kâh gelecek planlarıyla bu evi nasıl değerlendireceklerine karar vermeye çalışırlar. Artık olan olmuş, giden gitmiştir. Ev tanıdığınız ev olmaktan çıkar. Karşılayan yok, tam kurtulalım derken anılar üşüşür. Anne-baba evini kapatmak duygusal patlamalar ve hüzün dolu. Zor bir şeydir ‘ev’den vazgeçmek; eşyalarla, çocukluğunla vedalaşmak."
Onyıllardır fizik, matematik, iktisat, tarih, siyaset, sosyoloji, psikoloji ve felsefe gibi pek çok alanda kitap yayımlamakta olan ve Boğaziçi’nin atanmış rektörü Naci İnci’nin kararıyla kapatılan Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’nın bastığı bazı kitaplar…
"Terkediş’te kim olduğunu açıklamayan, ‘her şeyi bilen’ sıfatıyla andığımız türden olduğu anlaşılan bir anlatıcı var. Sakin, nesnel ama dikkatli bir tonla olanları anlatıyor. Acelesi yok. Özellikle kişiler söz konusu olduğunda acele etmiyor, gerekli ayrıntıları veriyor… Gurnah öncelikle 'kabahatliyi bulmak' peşinde değil; önce olanı anlamak derdinde."
"Selim İleri denince benim aklıma öncelikle edebiyata dair olan her şeye açık bir yazar geliyor. 'Artık bunlar aşıldı, şimdinin edebiyatı karşısında eski metinler hiç hükmündedir' demenin kolaycılığına kaçmadan geçmişte kıymetli olabilecek her metne kulak vermeye hazır bir titizlik bu edebiyatı kuşatıyor."
"Çizgi roman ekolleri ve yayıncılığı hiç değişmedi. Dün neydiyse bugün de aynı. Değişen sadece ve sadece okur profili ve sanatçıların alışılmış kalıpları yıkma çabasıyla ortaya çıkan anlatım teknikleri..."
“Suat Derviş’in romanları, psikolojik gerilimlere verdiği önemle, insan benliğinin derinliklerini anlama ya da gösterme çabasıyla ve kadının erkek karşısındaki toplumsal konum ve rolünü sıradan bir aşk hikâyesi anlatırken bile tartışmasıyla dönemin öteki tefrikalarından ve popüler aşk romanlarından farklılaşır."
"Barthes Çağdaş Söylenler’de küçük burjuvazinin dolaşıma soktuğu tüketim nesnelerinin yapısal çözümlemesine girişirken, Ernaux bu nesneleri bir anlatıya döküp bireysel ve toplumsal yaşamın içinde harmanlar. Farklı hafıza kaynaklarını temel alarak bir 'total roman' oluşturmaya çabaladığı Seneler’de toplumsal belirlenimciliğin bireyin yaşamı üzerindeki etkisi görülürken, yazma arzusu kitabın sınırlarını sosyolojik boyutun ötesine götürür."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık